Son Yayınlanan

Karışık Makaleler

Türk Mimarisi

2015 yılında Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) dergisinde yayınlanan bu yazıda Orta Asya'dan günümüze Türk mimarisinin gelişim seyri anlatılmıştır. 

Kent tasarlamak bir toplum tasarlamakla aynı şeydir. Kent kimlikli olursa, toplumlarda kimlikli olacaktır.
Richard Sennet/ Gözün Vicdanı

Tarih boyunca uygarlığın gelişimi mimari miras aracılığı ile izlendi. Mimari, hem içinde yaşadığımız yapı ve yaşam çevresini anlamanın, hem geleceğe dair öngörüler geliştirmenin hem de kültürel sürekliliği sağlamanın ana kaynaklarındandır. Atalarımızın dünya tahayyülündeki derinliği anlamak istiyorsak ortaya koydukları mimari eserleri asla es geçemeyiz. Çağlar boyu geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş olan ceddimizin dünyanın hemen her yerinde, mimari değeri yüksek yüzlerce eseri bulunmaktadır. Atalarımız bu eserlerini, küçücük bir çini süslemesinden kale burçlarına kadar her birini, ayrı bir özgünlük ve incelikle işlemiştir.


Mimarlık tarihimiz Orta Asya’da başlar ve Anadolu’ya göçle birlikte yeni bir karakter kazanır. Selçuklu Dönemi’nin ardından Osmanlı Mimarlığı klasik üslubu oluşur. Süleymaniye ve Selimiye camileri gibi muhteşem anıtlarla zirve yapan bu üslup, 18’inci yüzyıldan itibaren Batılı etkilerle değişmeye başlar. Ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar olan süreçte Avrupa’dan ithal edilen modern kurumlar, yasal düzenlemeler, yaşam biçimleri, yeni yapı türleri ve mimari tarzlar ile kentsel mekânda görülen değişimler, hem mimari hem de kentsel kimlikleri köklü biçimde etkiler. Cumhuriyet ile birlikte ise modern bir devlet olma ideali pek çok yeniliği tetikler.

ORTA ASYA

Taç Mahal Agra HindistanOrta ve İç Asya'da uzun süre göçebe ve yerleşik yaşam biçimlerini birlikte sürdüren atalarımızın yerleşim yerleriyle ilgili kalıntılar vardır. Bunlar surlarla çevrili kentlerdir. Bu kentlerde yalın planlı, çoğunlukla kerpiçten ve bitişik düzende yapılmış konutlar, saraylar yer alır.


Orta Asya’daki Türk Mimarisi eserlerinin büyük bölümü Altınordu devri sonrasına aittir. Daha önceki dönemlere ait eser yok denecek kadar azdır. Bunda zamanın tahribatının etkisi olduğu gibi Cengiz Han dönemindeki büyük yıkımlar, Çin’in Politikaları ve SSCB dönemi Rus Politikalarının da önemli payı bulunmaktadır.
Kentler kuran ilk boylar arasında Uygurlar vardır. Onlardan kalan yerleşim yerlerinde Budacı tapınaklar, kuleler, kubbe örtülü mezarlar bulunmuştur. Karahanlılar İslam dinini benimseyen ilk Türk devletini kurmuşlardır. Karahanlılar döneminin en önemli mimarlık ürünleri arasında "ribat" denen yapılar vardır. Müslümanlık ile birlikte ortaya çıkan ve İslam yurdunu koruma ve savunma amacı taşıyan ribatlar, sınırlarda kurulan küçük kalelerdir.ahmedyeseviturbesi yesi

Atalarımızın Orta Asya mimarisinin gösteren en değerli merkezlerden biri Semerkant’tır. Akıllara durgunluk veren câmilerin, zarif türbelerin, çinili medreselerin ve her biri ayrı bir masaldan çıkıp gelmiş evlerin boy verdiği muhteşem bir şehirdir. Şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler “Türkistan Türkistan” adlı kitabında Semerkant’ın ihtişamını şöyle dile getirir:


Semerkant Türk’ün ruh güzelliği!
Bin türlü güzellik, bin türlü esrar.
Semerkant, sular, serin rüzgârlar, unutulmaz hâtıralar beldesi.

bahaddinnakşibenditürbesi buharaBir başka önemli merkez ise ecdadımızın göz bebeklerinden Buhara’dır. Ribat-ı Melik, Vabkent Minaresi, Bahaeddin Nakşibendi Külliyesi, Çor Bakr Külliyesi, İsmail Sami Türbesi, Meğak Attarî Camii, Kalta Minar, Kelan Mescidi, Mir Arab Medresesi, Amir Alim Han Medresesi, Uluğbey Medresesi, Maderi Medresesi, Çor Minar gibi yapılar Buhara’dadır.


Yalnızca Türk-İslâm ilim tarihinde değil, dünya tarihinde de önemli yeri olan fen âlimi, Timur Han’ın torunu Uluğ Bey´in Rasathanesi, ilmi ve mimari eserler arasındadır. Timur İmparatorluğu’nun 4’üncü hükümdarı Uluğ Bey yılın uzunluğunu 365 gün 5 saat 49 dakika 15 saniye olarak bu rasathanede hesaplamıştır.


Taç Mahal Agra HindistanOrta Asya coğrafyasının dışında kalmış olmakla birlikte dünya mimari mirasının en güzel örneklerinden birisi olan Taç Mahal’den de mutlaka söz edilmelidir. Babür devri Türk mimarisinin örneklerinden olan Taç Mahal Şah Cihan tarafından eşi Ercüment Begüm Hatun için türbe olarak yaptırılmıştır. Hindistan’ın Agra şehrinde bulunan yapının yüksekliği seksen metreyi geçer. İstanbul’dan giden iki usta tarafından inşa edilen türbe yapısı dört köşesindeki minareleri ve muhteşem simetrisi ile dikkat çeker.

SELÇUKLU

Alaeddin Tepesi ve yakın çevresiBüyük Selçuklu ve Anadolu Selçukluları Orta Asya'nın bozkır sanatından, Sasani ve Gazneli sanatlarından aldıkları öğeleri Yakındoğu ile Anadolu'da buldukları yüksek düzeyli işçilikle birleştirerek benzersiz bir süsleme sanatı geliştirdiler. Yeni iklim koşulları, farklı yerel malzeme ve işçilik, yapılarda avlu ve eyvanın giderek terkedilmesine kubbe ve taç kapıların uyarlanmasına neden oldu. Ancak mimari öğelerin değişkenliğine karşılık merkezi mekân karakterinin Orta Asya’dan beri aynı kaldığı söylenebilir.
Anadolu Selçuklularının önemli yapıları arasında mimarı Ahlatlı Hürrem Şah olan Divriği Ulucami’si ve Darüşşifası, Konya ile Niğde Alaeddin camileri, Kayseri'de Huand Hatun Camisi ve Külliyesi, Sivas ve Kayseri Ulucamileri, Ahlat'da Erzen Hatun Kümbeti, Amasya'da Halifet Gazi Türbesi, Kayseri'de Döner Kümbet, Ahlat'ta Ulu Kümbet, Erzurum'da Çifte Minareli, Tokat ve Sivas'ta Gök Medrese, Konya'da İnce Minareli ve Karatay medreseleri, Konya-Aksaray, Kayseri-Sivas yolları üstündeki Sultan hanları, Antalya'da Alara Han, Evdir Han, Şarapsa Han, Karatay Hanı, Çayhan, Kayseri'deki Gevher Nesibe Hatun ve Sivas'taki 1. Keykâvus darüşşifaları sayılabilir.

Divriği Ulu Camii


Anadolu’nun Elhamra’sı; Divriği Ulucamii
Mermer bu camiye öyle emek sarf edip,
kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki,
methinde diller kısır, kalem kırıktır.

Evliya Çelebi


Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası erkek figürüAnadolu mimarisinden bahsedip, Avrupalı bilim adamları “Anadolu’nun Elhamra’sı” dediği, UNESCO’nun dünya mirası listesine aldığı Divriği Ulu Camii’nden söz etmemek olmaz. Divriği Ulu Camii Plan tipi ve süsleme olarak benzeri olmayan bir eserdir. Bitki motifleri ile “cennet bahçesi”ni tasarlayan Divriği Ulu Camii mimarları, bunu herhangi bir sisteme bağlı kalma ihtiyacını duymadan yepyeni bir eser idealiyle çalışmıştır. Kuzey kapısı süslemeleri kendinden sonraki birçok esere etkilemiştir. Bu arada onun, Avrupa Barok Sanatına dahi etkisinin olduğunu düşünmek mümkündür.


Caminin giriş kapısına ikindi güneşi düştüğü zaman gölgelerden oluşmuş, ayakta duran, yandan bir erkek silueti belirir. Kuzey Taç Kapısında ise bir kadın silueti belirmektedir. Erkek siluetinin önünde dikdörtgene benzer bir gölge daha vardır. Bu gölgelerin Kuran okuyan ve namaz kılan bir adam olduğuna inanılır.


Niğde Alaaddin CamiiNiğde Alâeddin Cami’de bu anlamda önemli ve meşhur bir eserdir. Alâeddin Cami’yi meşhur kılan en önemli özellik Cami'nin kapı girişindeki işlemeler, uygun ışık geldiğinde kadın başı silueti şeklini almasıdır.

Osmanlı

Ecdadımızın mimari dehası Osmanlı İmparatorluğu döneminde zirve yapar. Üç kıtada hüküm süren cihan imparatorluğu, zamanının en kudretli devleti, çağları şekillendiren Osmanlı’nın bu başarısı mimarideki incelik ve kaliteye de yansır. Horasan’dan Filibe’ye kadar uzanan kuşakta etkili olan Osmanlı Mimari Sanatı zaman içinde büyük değişimler geçirmiş ve kendini bu değişimlerden, hâkim olduğu topraklar üzerinde gelmiş geçmiş tüm kültürleri sentezlemiştir.


selimiye camii genelOsmanlı mimarisine ait ilk kayda değer uygulamalar İznik’te başlar. Osmanlı mimarlığının ürettiği önemli yapılar arasında Bursa'da Yıldırım Camisi, Yeşil Cami, Edirne'de Eski Cami, Üç Şerefeli Cami, II. Bayezid Camisi, Mimar Sinan'ın yapıtlarından İstanbul'da Şehzade Camisi, Sinan Paşa Camisi, Süleymaniye Külliyesi sayılabilir. İstanbul'daki Nuru Osmaniye ile Nusretiye camileri gibi yapılar Osmanlı-Türk barok üslubuna örnektirler. İstanbul Aksaray'daki Valide Sultan Camisi, Cihangir Camisi ve daha sonra yıkılan Karaköy Camisi 19’uncu yüzyıl yapılarıdır. Osmanlılar tarafından yapılan önemli yapılar arasında İstanbul'daki Anadolu ve Rumeli hisarları anılabilir. Safranbolu, Kula gibi kentler ise Türk evinden örneklerin günümüze kaldığı yerlerdir. 19’uncu yüzyılda yapılan Dolmabahçe ve Çırağan sarayları, Kuleli Kışlası, Maçka Silahhanesi ve Taşkışla Balyan Ailesi'nden gelen mimarlar tarafından yapılmıştır.

Topkapı Sarayı

topkapı sarayıTopkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmed’in 1478’de yaptırdığı, 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olan kadim bir mimari şaheserdir. Topkapı Sarayı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda Bizans akropolü üzerinde kuruludur. Topkapı Sarayı yönetim, eğitim yeri ve padişahın ikametgâhı olması sebebiyle oluşturulan yapılanmaya uygun olarak Birun ve Enderun olmak üzere iki ana bölüme ayrılmıştır. Saray, kara tarafından Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Sûr-ı Sultâni, deniz tarafından ise Bizans surları ile şehirden ayrılmıştır. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700 bin metrekarelik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80 bin metrekaredir.

Süleymaniye Camii

selimiye vy3Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği, henüz yapımı bitmeden hakkında onlarca hikâye çıkan Süleymaniye Cami, 1558 yılından bu yana muhteşem İstanbul siluetinin ana figürlerindendir. Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. 53 metre yüksekliği ve 27,5 metre çapı olan kubbesiyle, 76 metrelik minareleriyle, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun mimari dehasıyla dünyanın gıpta ettiği nadide bir sanat eseridir.

Selimiye Camii

selimiye vy3Taş dehaya ulaştı, deha taş kesildi…
Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aldığı Selimiye(1575) dünya mimarlık tarihinin başyapıtlarındandır. Selimiye’de daha önceki hiçbir camide ya da antik çağ mabedinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii 43,25 metre yüksekliğinde, 31,25 metre çapında, tek bir lebi ile örtülmüştür.
Selimiye Camii, iç tasarımında kullanılan ve döneminin en iyi örnekleri olan taş, mermer, ahşap, sedef ve özellikle çini motifleri ve ince işçilikleri ile kubbe ve kemerlerindeki kalem işleri, mermer döşemeli avlusu ve yapıyla bağlantılı el yazması kütüphanesi, eğitim kurumları, dış avlusu ve arastası ile bir sanat türünün zirvesini temsil eder.

Türk evi

Osmanlı mimarisinin anıtsal camilerden sonraki en önemli yapı türü Anadolu ve Balkanlar’da yer alan "Türk evi"dir. Kendine özgü modüler plan çeşitlemeleri olan, ahşap yapım yöntemlerini kullanan, alt katlarda kapalıyken üstte cumbalarla, pencerelerle açılan, kafes gibi çevre denetleyici öğeleri, yerli dolap gibi iç donanımları bulunan konutlar, özenli işçilik ve süslemeleriyle en az Japon evleri kadar özgün yapılardır. Kırsal yaşama biçiminin sonucu olan bu evler kentlere de uyarlanmış, konak, köşk, kasır, yalı, saray gibi daha gelişmiş türlerin temeli olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi

gazi üniversitesi rektörlük binasıCumhuriyet dönemi mimarlığı 20. yüzyıl başında "Birinci Ulusal Mimarlık Akımı" adı verilen bir yaklaşımın içinde görülür. Batı mimarlık akımlarından ve Ziya Gökalp’ın Türkçülük düşüncelerinden etkilenen bu mimarlık anlayışı, seçmeci yaklaşımına karşın düşünsel temellere dayandırılan ilk Türk mimarlık akımı olması nedeniyle önemlidir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı mimarlarından Kemaleddin Bey İstanbul'da 4. Vakıf Hanı'nı, Bostancı ve Bebek camilerini, Ankara'da da Gazi Eğitim Enstitüsü'nü (1926, bugün Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi) yaptı. Vedat Tek ise; İstanbul'da Büyük Postane'yi, Ankara'da Halk Fırkası Kulübü'nü (1922), 1924'ten sonra İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1960'tan sonra CENTO Merkezi, 1981'den sonra Cumhuriyet Müzesi), Ankara Palas Oteli'ni (1926) yaptı. Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu ise Ankara Etnografya Müzesi (1925-28) ile Türk Ocakları Genel Merkezi (1924) gibi önemli merkezleri yapmışlardır.
Zaman zaman II. Dünya Savaşı sırasında kendini gösteren "İkinci Ulusal Mimarlık Akımı" gibi seçmeci, tarihsel yinelemeci düşünceler çıkmışsa da, bunlar yerlerini bir süre sonra daha geçerli evrensel ilkelere bırakmışlardır.

Anıtkabir

anitkabir panoroma ferdi demircanAnıtkabir, Kurtuluş Savaşımızın önderi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün, Ankara Anıttepe'de bulunan anıt mezarıdır. yapıldığı dönemin en iyi mimari örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750 bin metrekarelik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır. Anıtkabir'in genel mimarisi 1940-1950 yılları arasındaki "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılan dönemin özelliklerini yansıtır. Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir'de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır. Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir'in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.


İstanbul Çamlıca CamiiCumhuriyet dönemiyle Dini yapılara mimarlık açısından verilen önem azalmış, yeni biçimlerin araştırılmasından çok Osmanlı klasik mimarlığından esinlenen kalıplaşmış tip cami tasarımlarının uygulanması yeğlenmiştir. Adana’da bulunan Sabancı Merkez Camii, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en büyük camisidir. 20 Bin kişilik cami açık alanın düzenlenmesiyle 28 bin kişilik olabilmektedir. Genel görünüm olarak Sultan Ahmet Camii’ne, plan ve iç mekân olarak Selimiye Camii’ne benzer.


Türk mimarları yurtdışında da yarışmalar kazanmış, yapılar yapmışlardır. Bunların önemlilerinden biri tasarımı Vedat Dalokay tarafından yapılan Pakistan'daki İslamabat Kral Faysal Camisi'dir.


Günümüz de mimarimizin ortak üslup özellikleri taşımayan bir görünümü vardır. Hatta belli bir kargaşa içinde olduğu bile söylenebilir. Günümüzün mimarlığı biçimsel bir örnekliği aramaktan çok, her yapıyı kendine özgü çözümler gerektiren bir sorunlar kümesi olarak görmek eğilimindedir.


KAYNAKÇA
Richard Sennett, Gözün Vicdanı - Kentin Tasarımı ve Toplumsal Yaşam, Ayrıntı Yayınları, 1999
Metin Sözen, Zeki Sönmez, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, 1982
http://www.msxlabs.org/forum/mimarlik/248469-turk-mimarisi.html
Mimarlık Tarihi Anadolu Üniversitesi Yayını no:2937
http://www.turkalemiyiz.com/asil/turkistan.asp?id=368
Cezmi KARASU - Türk Sanatı Tarihi Ders Notları
http://tr.wikipedia.org/wiki/An%C4%B1tkabir
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ulu%C4%9F_Bey
www.kaplanveejderha.com/sanattarihi/ders_notlari/erken_devir.doc
http://www.ogu.edu.tr/images/birimduyuru/2012109133723.pdf
http://www.kultur.gov.tr/TR,24296/turk-kulturu.html
http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/...
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabanc%C4%B1_Merkez_Camii
http://www.edirnevdb.gov.tr/kultur/selimiye.html

Bölümler