Son Yayınlanan

Karışık Makaleler

KERKÜK’TE NELER OLUYOR?

12 Haziran 2013: bombalı yelek giyen canlı bir bombanın üzerindeki bombayı patlatması sonucu 59 kişi öldü, 35 kişi yaralandı.

25 Haziran 2013: Tuzhurmatu'da gerçekleşen bombalı saldırıda Irak Türkmen Cephesi Başkanı Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Selahaddin eski Vali Yardımcısı Ahmet Koca ile birlikte 13 kişi hayatını kaybetti, 71 kişi yaralandı.
13 Temmuz 2013: Kerkük'ün güneyindeki Huzeyre Mahallesi'nde bir kıraathaneye yerleştirilen bomba infilak etti. Patlamada 38 kişi öldü, 35 kişi yaralandı.
15 Temmuz 2013: 3. Ordu'da muvazzaf yarbay Rıza Hüseyin ve 3 asker silahlı saldırı sonucu öldü. Aynı gün Kerkük ve Tuzhurmatu da 6 ayrı patlamada 1 ölü 17 yaralı
22 Temmuz 2013:Kerkük Meclisi el-Arabiye Bloku Başkanı Abdullah Sami el-Asi, düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybetti.
23 temmuz 2013: Kerkük'te iki farklı camide meydana gelen patlamada ölenlerin sayısı 12, yaralananların sayısı 33.

Kerkük'te özellikle son dönemde yoğunlaşan olaylar dur durak bilmiyor. Irak'ın tartışmalı bölgelerinden Kerkük'te istikrarsızlıkla beraber terör kol gezerken etnik ve mezhepsel ayrımlar terör için yoğun bir zemin oluşturuyor.

Yalnızca petrolünden dolayı değil, coğrafi, stratejik ve sosyokültürel açıdan da bir merkez olan Kerkük'te ki olayları anlayabilmek için ABD'nin ırak işgali sonrası gelişmelere genel bir bakış atmamız gerekiyor.

ABD, Irak işgalinin ardından bütün kurumları lağvederek yeni bir yapı oluşturdu. ABD işgalinin hemen ardından, Saddam Hüseyin Döneminde sürgün edilen Arap ve Kürt Nüfus Kerkük'e dönmeye başladı. Bu göç Kerkük’teki demografik, askeri ve siyasi dengeyi çok değiştirdi. 2003’te ağırlığı Türkmen 750 Bin civarındaki nüfus şuan neredeyse ikiye katlanmış vaziyette ve Türkmenler azınlık durumunda. Bugün Kürtler askeri ve siyasi olarak Kerkük'te hakim unsur.

Kerkük'te demografik, askeri ve siyasi hızlı değişim beraberinde iktidar tartışmalarını, İktidar tartışmaları ise gerginlik ve kaosu doğurdu. Ancak henüz çatışmalar bugünkü yoğunluğunda yaşanmıyordu. 2011 yılına kadar süper güç ABD oradaydı ve iktidar belliydi.

2006 yılına girerken Irak'ta Birinci seçim yapılmış ve kurucu meclis oluşmuştu. Anayasa hazırladı ve halk oylaması sonrasında kabul edildi. Anayasanın 140. Maddesi, sorunlu bölge olarak nitelendirilen Kerkük’te sırasıyla normalleşme, nüfus sayımı ve en geç 31 Aralık 2007 tarihinde referandum yapılmasından bahsediyordu.
Anayasanın 140. maddesinde bahsedilen başlıklarının hiçbiri hayata geçmedi. Çünkü 2013 yılında olmamıza rağmen hala Kerkük'te normalleşme gerçekleşmedi. Nüfus sayımı ise demografik yapıdaki değişimler ve sebep olduğu tartışmalar nedeniyle yapılabilmiş değil. Maddenin üçüncü aşaması olarak öngörülen 2007 referandumu da hayata geçirilemedi. Sonuç olarak madde kendiliğinden geçerliliğini kaybetti.

2008’de çıkarılan Irak Yerel Seçimler Yasası 24. Madde’si Kerkük’e özel bir durum atfediyor ve Kerkük’te eşit paylaşımlı bir yönetim kurulmasından söz ediyordu. Yani Kerkük il yönetiminin bütün yapılanması içerisinde Türkmen, Arap ve Kürtlere yüzde 32’şer pay verilmesi düşünülmüştü. Ancak 8 yıldır Kerkük'te gruplar arasındaki derin anlaşmazlıklar nedeniyle yerel seçimler yapılamıyor. Son olarak Birleşmiş Milletler Irak Özel Temsilcisi Martin Kobler, 26 Mayıs 2013’te Kerkük’ü ziyaret etti. Kobler, Kerkük’te yerel seçimin yapılabilmesi için taraflarla toplantılar yaptı. Ancak anlaşmazlıklar çözülemedi ve bu çabalar seçim yapılmasına yönelik somut bir sonuç doğurmadı.

Amerikan askerleri 2011 yılında Kerkük'ten çekildi. ABD'nin çekilmeden önce çözüme dair attığı adımların hiçbiri Kerkük’te sorunları çözmemişti. ABD’nin Bölgeden çekilmesiyle gruplar arasındaki derin anlaşmazlıklar ve iktidar mücadelesi iyiden iyiye su yüzüne çıktı.

Kerkük’te yaşananları Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı’ya sorduk. Amerikan askeri çekildikten sonra sorunların iyiden iyiye patlak vermeye başladığını dile getiren Kazancı, “Herkes, ABD çekildikten sonra bütün siyasi aktörlerin el ele tutuşup bir fotoğraf vermesini beklerken tarafların birbirlerini tasfiye etme yoluna gitti” diyor.

Kerkük’te Çözüm Siyasi Akıl ve Uzlaşı Kültüründen geçiyor

Irak’taki sorunların siyasi olduğunu ve ancak uzlaşı kültürüne sahip politikacılar tarafından çözülebileceğini belirten Kazancı, “Biz Saddam döneminde zorla evinden yollanan kişilerin evlerine geri dönmesine hiç karşı değiliz. Onlar dönsün ama kat be kat dönmesi yanlış sonuç olur. 2003 yılında Kerkük’ün en etkin nüfusu Türkmenler iken şimdi bu oran yüzde 18-20 ye düşmüş, Türkmenler 3. etkili nüfus durumuna gelmiş vaziyette. Nüfus sayımı bu şartlar altında yapılması yanlış olacaktır. Bu da yanlış sonuçlar doğurur.”

Ortadoğu’daki Kaygan Zemin Güç Odağını Sürekli Değiştiriyor

Kerkük için en iyi çözümün idari ve siyasi paylaşımın taraflar arasında yüzde 32'şer yönetim olduğunu ifade eden Kazancı “Hangi taraf diğerine gitse, ziyaret edilen çözümü kabul etmiyor. Ben güçlüyüm diyor pazarlık masasında. Güçlü olan haklıdır mantığı bizi yanlış sonuçlara götürecektir. Ortadoğu’da gücün odağı açısından kaygan bir zemin var. Geçmişte çok güçlü olanlar bugün çok güçsüz hale gelmiş. Güç odaklı çözüm arayışı sorunları büyütür ve orman kanunlarına dönüşür. İstikrar açısından Kerkük’te Türkmen, Kürt ve Arapların eşit şekilde yönetimde olması bütün tarafların hayrına olacaktır.”

Halk Arasında Çatışma Yok

Siyasi duruş ve siyasi farklılıklar etkili olsada Türkmen Kürt ve Arap nüfus arasında, uzun yıllardır birarada yaşadıkları için, bir çatışma olmadığını söyleyen Kazancı, 2003’ten sonra bütün provakasyonlara rağmen Kerkük merkezde etnik ya da mezhepsel temelli bir çatışma olmadığına dikkat çekiyor.
Silahlı Güçlerin Devreye Girmesi İstikrarsızlığı Artırıyor

Irak Türkmen Cephesi olarak silahlı milislere karşı olduklarını ifade eden Kazancı, herhangi bir siyasi krizde silahlı güçlerin devreye girdiğini ve bunun da istikrarsızlığı artırdığını vurguluyor. Kerkük’te Türkmenler dışında tüm grupların silahlı güçlerinin olduğuna işaret eden Kazancı ‘Ordu olacaksa bir tane olur. Örneğin Türkiye’de AK Parti var, CHP var, MHP var, bunların her birinin silahlı kanatları var. Böyle bir şey olur mu? Bu parti var onun şu silahlı kanadı var, şu parti var onun şu silahlı grubu var, ama Türkmenlerin yok. En iyi çözüm silahlı grupların hepsinin lağvedilmesi ama edilmedi. Bunu 2003 yılından bu yana ırak parlamentosunda ve diğer siyasi alanlarda bunu dile getirdik. Siyasi kriz ortaya çıktığı anda bu silahlı gruplar devreye giriyor ve istikrarsızlık hat safhaya yükseliyor.’

Türkiye’nin Manevi Desteği

Türkiye’nin 2003 ten sonra Irak’taki bütün gruplarla görüşmesi Erbil hükümetiyle ilişkisinin iyi olması bizim için iyi. Iraktaki güç odaklarıyla görüştüğünde mutlaka Irak Türkmenlerin hakkını gözetiyor. Bu manevi desteği her zaman arkamızda hissediyoruz. Irak seçimlerinin olduğu 2010 bizim için dönüm noktası oldu. Parlamentoya ilk defa 6 milletvekili 3 bakan gönderdik. Erbil hükümetinde de bakanlarımız var. Irak’ın siyasi sürecine katılmamız bir bakıma çok iyi oldu. Bunların hepsi Türkiye’nin manevi desteği sayesinde oldu.

Bu yazı 2013 yılında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı dergisinde yayınlanmıştır.

Bölümler